Yazmaya başladığım ve aktarmak istediğim düşünceleri sanırım en iyi aktaran cümleler bunlar olmalı. Ne oldum delisi olmak veya diğer tabiriyle ne oldum değil ne olacağım demek.
Söylemek istediklerimin konusu: Ak Parti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında. İnsanın bu kadar zaman içerisinde çeşitli kimliklere ve gömlekler altına girmesi şaaşırtıyor beni. Ama bu şaşırmalarım da elbet tecrübe kazanmama yardımcı olan şeyler. Yaklaşık 10 yıl öncesindeki Recep Tayyip Erdoğanı gözümün önüne getiriyorum da şimdi ne farklı bir kişiliğe büründü diyesim geliyor. Gerçi 10 yıldan önceki Recep Tayyip Erdoğan da 10 yıl öncesindekinden farklıydı onu da göz önüne almak gerekiyor. Büyük umutlarla iyi şeyler yapmasını beklediğim kişi son zamanlarda beni büyük hayal kırıklığına uğrattı diyebilirim. Kendisine oy verenlerle ilk zamanlardaki ikili diyaloglarıyla son zamanlardaki ikili diyalogları çok zıt oldu gerçi ikili diyaloga girmek aartık imkansız gibi birşey ama neyse
Belki söylenebilecek çok şey var. Ancak çoğu kişinin ilk baaşlarda yuh çekerek karşılıkv erdiği bir konuşmasını son zamanlarda aklıma geliyor. Hani memleketimde bir çiftçiye söylediği söz: Ananı da al git! Bunu ilk duyduğumda pek aslında önemsemedim neden bilmiyorum. Ancak şu son zamanlarda aldığı tavırlar yaptığı şeyler çok ters geliyor bana. Hepsini yazıpda sayfalarca sürmesini istemiyorum yazmın.
Ancak şunu belirteyim ki çok değişti hem Başbakan hem Genel başkanı olduğu AKP. Pardon AK Parti. Düşünün böyle bir telefuzu bile gündeme getirip onca şey varken uğraşacak gündemi bu kelimeyle ne akdar zaman meşgul etti.
Gösteriş içerisinde yapılan açılışlar, gösteriler falan fistan. Bunların hiçbiri olmamalıydı. Diğer Partilerden ne farkın kaldı ki.
Yaptığı iyi şeylerde var elbet ancak olumsuzluklar perde gibi iniyor olumlu şeylerin önünde.
Son seçimler öncesi yapılaan Davos çıkışı olmasaydı, ya da yardımlar falan olmasaydı eminimki aldığı oylarınen az %5 ile %10 arasında bir oy düşüşü daha yaşicaktı ve yaklaşık %25lere gerileyecekti. Görüyorumki benim gibi düşünen seçmen sayısı gün geçtikçe artıyor. Eğer ki önümüzdeki seçimlerden önce yine halkı galyana getirecek bir çıkış yapmazsa Partinin oy oranın %20′nin üstünde olabileceğini sanmıyorum.
Şu sıralar gözümde büyüyen bir isim var. Tüm herkesin beğenisini almış hatta Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde muhalefet partilerinin bile desteğini almış ve aday gösterilirse seçeriz denilen bir isim o. AK Parti hükümeti içinde görev almış ve Ak Partinin misyonu ve yaapmaak istediklerinin dışına çıktığını, halka zaarar verecek şeyler içerisine girdiğini görüp partiden ilişiğini kesen Sayın Abdullatif Şener Bey’den bahsediyorum. Kendisi 2 yıl kadar siyasetten çekildi ve son olarak yakın zamanda Yeni Oluşum Hareketi adıyla başlatılan oluşumun lideri oldu. Bu oluşum çok geçmeden 25 Mayıs 2009 günü partileşti. Abdullatif Şener’in kurduğu bu partinin adı: Türkiye Partisi oldu.
Türkiye Partisi Amblem olarak; “turkuaz mavisi yuvarlak fon üzerinde beyaz zeminli Türkiye haritası, içerisinde tokalaşan iki el”i logo olarak seçmiş. Parti kuruluş esnasında bu amblem bazı söylentilere neden olsa da kısa zamanda atlatılmıştır bu olay.
Şuan kamuoyu araştırılması yapılırsa eğer büyük htimal Abdullatif Şener’in Partisi Türkiye Partisi %5 ile %10 civarındabir oy alabilir gibi gözüküyor. Yani meclise girmesi olası. Eğer ki ilerleyen zamanlarda tanıtım çalışmaları yoğunlaşırsa önümüzdeeki seçimlerde &10 barajını aşarak mecliste yer alması mümkün gözüküyor. Şahsen gönlüm de bundan yana.
Ancak umarım Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın yaptığı yanlışları yapmaz ve halk ile iç içe olup sorunların farkında olur ve gündemi boş şeylerle meşgül etmez. Ak Parti hükümeti ve etrafındakiler gibi Ne oldum delisi olmaz.
Eğer ki böyle olursa: Hani ölünün cenazesinde derler ya Raahmetliyi nasıl bilirdiniz diye. Yanlış şeyler yapmaları haalinde AKP Hükümetinin arkasından söylenecek şeyleri tahmin edebiliyorsunuz zaten aynı şeylere maruz kalacaklardır.
Sözün özü şu: Yazımın da başlığında olduğu Ne oldum değil ne olacağım denmeli. Ülkemizin karşı karşıya kaldığı onca çok sorun varken hergün şehir verirken kimsenin ne AKP telafuzuyla uğraşacak hali vardır ne de Bir daha da Davos’a gelmem repliklerine ihtiyacı vardır. Gerçi o repliklerden sonra neeler olduğunu da hepimiz gördük. Kim uysal koyunmuş kim değilmiş belli oldu.
Yaşadım her olay hayatımdaki yeni bir tecrübedir. Tecrübelerinizden ders almanız dileğiyle.. Anamı da alıp gidiyorum! [ diye düşünme aldanırsın
]