Türkiye Partisi - Abdullatif Şener - TP - Türkiye Partisi Forumu Türkiye Partisi, TP, Abdullatif Şener, Türkiye Partisi amblemi (logosu), Türkiye Partisi il ve ilçe teşkilatları, Türkiye Partisi Tüzüğü, Türkiye Programı, Yeni Oluşum Hareketi |
|
| Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
MedCezir Yönetici
Mesaj Sayısı : 187 Rep Gücü : 367 Kayıt tarihi : 29/05/09 Yaş : 38 Nerden : Mersin
| Konu: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Ptsi Haz. 01, 2009 1:50 pm | |
| Genel Başkanlığını Abdullatif Şener'in üstlendiği Türkiye Partisi'nin Merkez Karar Yönetim Kurulu üyeleri belirlendi. Daha önce Ak Parti Batman Milletvekili olan ardından, son yerel seçimlerde 4. sıra Milletvekili olarak gösterilen eski Batman Milletvekili Ali Suçin, partisinden ayrılarak, yeni kurulan Türkiye Partisi'nde Merkez Karar Yürütme Kurulu üyeliğine seçildi. Milletvekilliği döneminde dürüstlükten ödün vermeyen ve sürekli Batmanlılarla birlikte olan eski Milletvekili Ali Suçin'in Türkiye Partisi'nde MKYK üyesi olması ilimizde de sevinçle karşılandı. BATMAN'DA İL BAŞKANLIĞI KURULACAK Türkiye Partisi MKYK üyesi eski Milletvekili Ali Suçin'in önümüz de ki günlerde ilimize gelerek, Türkiye Partisi'ni Batman'da teşkilatlandırıp, İl Başkanlığını oluşturacak. İl Başkanlığına kimin geleceği konusu ise önümüzdeki günlerde kesinlik kazanacak. | |
| | | selahattin
Mesaj Sayısı : 4 Rep Gücü : 5 Kayıt tarihi : 11/06/09
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Salı Haz. 16, 2009 8:20 am | |
| | |
| | | BEKİR BEKÇİ
Mesaj Sayısı : 1 Rep Gücü : 1 Kayıt tarihi : 16/08/09 Yaş : 57 Nerden : İZMİR BUCA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Ptsi Ağus. 17, 2009 8:56 pm | |
| SAYIN ALİ SUÇİN BEY SİZLERİ CESARETİNİZDEN DOLAYI TEBRİK EDER BATMAN 'LI HEMŞERİLERİMİZE SİZLERE DESTEKLERİNDEN DOLAYI TEŞEKKÜR EDER BU DAVRANIŞINIZDAN DOLAYI TEKRAR SİZİ KUTLAR BAŞARILARINIZIN EVAMINI DİLERİM. İZMİR'DEN BEKİR B E K Ç İ 0532 368 02 58 | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi C.tesi Ağus. 22, 2009 3:16 pm | |
| Sayın SUÇİN,
Allah hayırlı uğurlu eylesin. Selam, muhabbet ve saygılarımı arz ederim. Fahrettin KORKMAZ/ Türkiye Partisi Adana İl Yön.Kurulu Üyesi aDANA | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Çarş. Ağus. 26, 2009 1:58 am | |
| AZİZ MİLLETİMİZ;
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 21. asırdaki Dürüst Vicdanı Sayın Abdullatif ŞENER; yoğun halk kitlelerinin idrak ve iradelerine atılan buhran kementlerini yok etmek, özgüven karakterimize bir kelepçe gibi biçilmiş esaret zincirlerini kırmak ve su almakta olan Türkiye gemisini selamet sulara sevk etmek için, Türkiye Partisi çatısı altında demokratik millet eylemini başlatmıştır. | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Çarş. Ağus. 26, 2009 2:01 am | |
| AZİZ MİLLETİMİZ;
Türkiye’de bin yıllık bir kutlu mazi ile çimentolaşmış Anadolu insanının muhteşem geçmişini, çok daha mamur istikbaline bağlayacak milletimizin Dürüst Vicdan’ı Sayın Abdullatif ŞENER; şimdi milleti ile el ele tutuşarak, Türkiye Partisi çatısı altında halkın iktidar yürüyüşünü başlatmıştır. | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Çarş. Ağus. 26, 2009 2:03 am | |
| TÜRKİYE PARTİSİ;
MİLLETİMİZİN “DÜRÜST VİCDAN”I SAYIN ABDÜLLATİF ŞENER İLE GELECEĞİN AYNASINDA YENİ VE AYDINLIK BİR DÖNEMİ YANSITACAKTIR. | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Çarş. Ağus. 26, 2009 2:04 am | |
| O’NA;
TÜRKİYE PARTİSİ GENEL BAŞKANI VEYA SN. DOC. ABDÜLLATİF ŞENER DİYEBİLECEĞİNİZ GİBİ, HERKESİN ANLAYABİLECEĞİ BİR LİSAN İLE “MİLLETİN DÜRÜST VİCDANI” DA DİYEBİLİRSİNİZ. HATTA VE HATTA O’NU “DÜRÜST VİCDAN” OLARAK ÇAĞIRABİLİRSİNİZ.
ŞİMDİ MEYDANLAR, DEMOKRASİ KÜRSÜLERİ VE ŞİMDİ TÜM ANADOLU, DÜRÜST VİCDANI BEKLİYOR. HOŞ GEL DÜRÜST VİCDAN! DERTLERİMİZ KATMERLEŞTİ BAK! KOŞ GEL DÜRÜST VİCDAN! | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Çarş. Ağus. 26, 2009 2:05 am | |
| UNUTMAYINIZ Kİ;
ANADOLU İNSANINDAN BUGÜNE KADAR ESİRGENMİŞ OLAN ADALET, KALKINMA, HÜRRİYET, DEMOKRASİ VE MÜREFFEH BİR YAŞANTININ HABERCİSİ OLAN AYDINLIK VE PARLAK BİR GELECEK, TÜRKİYE PARTİSİ İLE GELECEKTİR. | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Çarş. Ağus. 26, 2009 2:08 am | |
| TÜRKİYE PARTİSİi’ne gönül vermiş kıymetli değerler, Türkiye’nin geleceğini arayan tüm sevenler! Hür, müreffeh ve aydınlık günlerin yegâne teminatı siz Eyl Türkiye sevdalıları!
ŞİMDİ SEVİNİN! VE BAŞLARINIZI GÖĞE YÜKSELTİN!
ÇÜNKÜ GELEN; TÜRKİYE’DE BEKLENEN LİDER! ÇÜNKÜ GELEN; MİLLETİMİZİN “DÜRÜST VİCDAN”I SAYIN DOC. DR. ABDÜLLATİF ŞENER!
EVET ŞİMDİ SEVİNİN! VE BAŞLARINIZI GÖĞE YÜKSELTİN | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Çarş. Ağus. 26, 2009 2:10 am | |
| Onurum ömrümden uzun olsun diyen bir milletin iktisadiyatı mahvedilmiştir. Devlet ve millet borçlandırılmıştır. Türk milleti fert fert borç batağına itilmiş ve fukaralığa mahkûm edilmiştir.
Yoksulluk girdabında çırpınan milyonlarca insanımız, yardım ve iaşe şırıngasıyla, kömür ve paket serumuyla, ölüm uykusunun bir beri merhalesi olan utanç uykusuna daldırılmıştır.
BUGÜN BU GARABETİN VE BU İTİLMİŞLİĞİN BİTİŞİNE BİR LİDER ÖNDERLİK EDECEKTİR. O; BU AZİZ MİLLETİN SİNESİNDE FİLİZLENMİŞ BİR DÜRÜST VİCDANLI LİDER!
EVET! ANLAMIŞ OLDUĞUNUZ GİBİ O LİDER; SAYIN DOC.DR. ABDÜLLATİF ŞENER! | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Çarş. Ağus. 26, 2009 2:11 am | |
| TÜRKİYE’DE SİYASET; TÜRKİYE PARTİSİ’NE RAĞMEN ALTERNATİFSİZ OLAMAZ!
Kimi aklıevveller; Türkiye’nin siyaseten yönetiminden memnun olmadıklarını, ancak bir alternatifin olmadığını söyleyedururlar. Bilinmelidir ki, aynı idrak yoksulu çevrelerin tarihteki akrabaları da, aynı müflis öngörüleri bu aziz millete geçtiğimiz asrın başlarında reva görmüşlerdi.
Ancak onlar o gün milletin sinesinde yatan alternatifi öngörememişlerdir. Dünyanın bilinen en eski kıtası Asya’da, cihanın istikametini değiştirecek boyutta insanların artık yetişmeyeceği kanısının tüm Dünyada yaygın olduğu bir dönemde, Anadolu insanını yöneten zümrelerin “Bu millet adam olmaz” düşüncesini dillendirdiği ve istilacı devletlerden medet umulur hale gelindiği 1900’lü yılların ilk çeyreğinde, bir milletin bağrından çıkarak benzer tüm nazariyeleri iflas ettiren bir alternatif deha ve derinliğin adıdır, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK.
Bu asrın ilk çeyreğini yaşadığımız bugünlerin çilelerle dolu şartlarını, yeniden millet lehine şekillendirecek ve milletin bağrından özgün bir alternatif olarak doğmak üzere olan TÜRKİYE PARTİSİ ve sayın lideri Doc.Dr. Abdüllatif ŞENER’i görememek ferasetten uzak gözlerin kusurudur, yüksek öngörü sahibi bu aziz milletin değil.
Tarih, bir zerre kadar tekerrürden ibaret ise; TÜRKİYE PARTİSİ en yakın atinin iktidar alternatifidir | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Çarş. Ağus. 26, 2009 2:14 am | |
| TÜRKİYE SİYASETİ; HARARETLE BEKLENEN BİR DÜRÜST LİDERE HAMİLE!
20.asrın başlarında bu millet, tarihin ateş mazgallarında sorguya çekilmiştir. Geçtiğimiz asrın başlarında tarihin en eski milletlerinden biri olan Türk milleti ateşten geçerek kan içinde, bir daha uyumamak, benliğini unutmamak, kandırılmamak, sömürülmemek, ezilmemek ve ölmemek üzere adeta çığlık çığlığa yeniden dirilmiş ve ayağa kalkmıştır. O gün herkes vatan, bayrak ve mukaddesat için birer fedai ve birer kahraman olmuştur. O gün; dirençlerin tükenme noktasının ötesine geçildiği bir karanlık tarih aralığında yeniden bir özgüven şoklaması ile Türk milletine yakışan tarihi vakar, Anadolu adlı umut dağının yamaçlarında korkusuz bir dev olup ayağa kalkmıştır.
O gün; Dünya’nın bilinen en eski kıtası Asya’da cihanın istikametini değiştirecek boyutta insanların artık yetişemeyeceği kanısının tüm dünyada yaygın olduğu bir dönemde. Avrupa’nın kadavrası makbere(mezara) layık diye nitelendirerek “Hasta Adam” gözüyle baktığı Türk milleti, bir teşkilatçılık devini, bir savaş ve siyaset dehasını, yani; M.kemal ATATÜRK’ü bağrından çıkartarak benzer bu “deli saçması” nazariyelerin tamamını iflas ettirmiştir. Avrupalıların “Türkler cehenneme layıktır” sözüne M.Kemal ATATÜRK; “Türkiye Türklerindir” diye cevap vermiş ve bunu da Lozan’da tarihe altın harflerle kazımıştır.
O gün ve takip eden süreçte önemli teşkilatçı şahsiyetlerin inanç ve imanla yoğrulmuş işaretleri ile muazzam millet eylemi başlamıştır. Büyük inanç şairimiz M.Akif ERSOY; Anadolu’nun her bir köşesini kendisine mihrap ve minber ederek, milletini ateşlemiş ve fukara bir millete aydınlık Anadolu’nun atideki tarifini yapmıştır. M.Akif ERSOY; yüreklerden zilleti, korkuyu kovmak adına son secdegah Anadolu’yu, her ferdin beynine ve vicdanına İstiklal Marşı’nın ilk kıtasında ifade edildiği gibi ölümüne ilmik ilmik işlemiştir. Öyle söylemiştir Akif;
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak! O benimdir, o benim milletimindir ancak!
O gün; bir diğer milli teşkilatçımız Halide Edip ADIVAR ise; umutsuzluk ve çaresizlik hüsranını yaşayan Anadolu insanını, köy meydanlarında, harman yerlerinde ve cami avlularında örgütleyerek kurtuluşa giden güzergâhta yeni aktif dinamikler vücuda getirmiştir. Sultan Ahmet Meydanı’nda Türk milletine hitap eden şair konuşmasının sonunda:” Yedi yüz senelik minareler mavi semalarıyla bize baktığı bugünlerde, Osmanlı bayrağı için, vatanımız için, imanımız için, mukaddesatımız ve bağımsızlığımız için can vereceğinize yemin ediniz” diyerek toplanan kalabalığı ant içmeye davet etmiştir.1900 lü yılların ilk çeyreğinde milletimize kurulmuş o pusudan ve o ateş mazgallarından kurtuluş; yine bu milletin tarihi birikimi, siyasi sinerjisi, şevki ve gayretiyle mümkün olmuştur
21. asrın başlarında bugün ise; yine benzer bir çile cenderesine ve çaresizlik kapanına hapsolma tehdit ve tehlikesi ile karşı karşıyayız. Milletinin içindeki ateşi kendisi hissedemeyen, halkının eline verdiği meşale ile önünü aydınlatamayan, siyaset arkında halkın lehinde yol yürüyemeyen ve karanlık yosunlara milletin menfaatlerini göz ardı ederek tutunmuş gaflet ve dalalet tellallarının siyasi ömürleri, çok yakın bir gelecekte nihayete erecektir. Çünkü Türkiye siyaseti; hararetle beklenen bir dürüst lidere hamile! Hoşça kalın. | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Çarş. Ağus. 26, 2009 2:15 am | |
| DEĞERLERİN TAKASI
İnançlarımızın, değerlerimizin, ruhlarımızın ve masum duygularımızın derinliklerinde taşıdığımız ve bir zamk tutnaklığı ile çağlar boyu onurla koruduğumuz zengin tarihsel kıymetlerimizi, kısa vadeli menfaatler ve hesabı yapılan sinsi planların hedefe ulaşması için, siyaset kantarında takas etmeye mecbur edildiğimiz günleri yaşamaktayız.
Siyasi mazimizin çok uzak olmayan periyotlarında zor dönemler geçirdik milletçe. Zaman geldi bir kısmımız sağcı olduk, diğer yarımız solcu. Bir kısım nesil; ülkemizi komünizme karşı savunma refleksi ile Moskova’ya kafa tuttu, uykusuz geceler geçirdiler ve çile cenderelerinde geçen yaşam serüvenlerini ömür yazgısı olarak kabul ettiler. Diğer bölüm bir jenerasyon ise; onurlu yaşam, eşit, adil ve hakça bölüşüm tarifleriyle sosyalist ideolojinin bu topraklarda hâkimiyeti için darağaçlarını göze aldılar.
Yine inanç ve iddia sahibi öyle nesiller gördük ki; Turan ülküsü peşinde çileli günlere, karanlık hücrelere ve idam sehpalarına halaya katılış gururuyla yürüdüler. Bu ülkenin nice dağ eteklerine yazılmış, her fikir ve düşüncelerin mahsulü, nice ifadelerin serpiştirildiğini gördük. Zaferin ancak İslam ile gelebileceğini haykıran, “Kanımız aksa da zafer İslam’ın” sloganlarını seslendiren ve en sonunda da, savundukları ideolojilerinden yargılanıp soğuk hücrelerde güneşin ışıltısına hasret bir kuşağın siyasi serüvenlerine şahit olduk.
Ancak sayılan bu kesimlerin hiçbir cenahında; ülkenin üniter yapısına, birliğine, beraberliğine, bağımsız yapısına ve Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine tezat bir ayrışım, bölücülük ve öz değerlerden sapma olmamıştır. Bu milletin suçlu bulunan her evladı, darağacında son sözleri sorulan her ölüm mahkûmu bile, “Yaşasın bağımsız Türkiye, kahrolsun emperyalizm” veya “Yaşasın Bağımsız Türkiye, kahrolsun faşizm” slogan ve inancıyla gözlerini yummuşlardır.
İdeolojik ayrılığı yaşamakta olan her kesimin ortak paydasında bile; vatanın varlığı, ülkenin bölünmez bütünlüğü esas alınmıştır. Her ayrı kesim; en azından bağısızlığımızın derin simgesi olan bayrağımızın sevgi ateşinde buluşabilmişlerdir. Uzun tarihimizde, hiçbir etnik ayrım ve ırki kavgamız olmamıştır. Türk ile Kürt, Laz ile Gürcü, Abaza ile Boşnak ve bilmem hangi tebaadan olan ile diğer zümre halkları; biri birilerinin fikri yoldaşları, sırdaşları, hısımları, akrabaları, kankaları ve siyaset arkadaşları olmaları yadırganmayacak gerçeklerimiz olmuştur.
Bize ne oldu da, bu paha biçilmez altın değerlerimizi son yedi yıl içerisinde yitirme sürecine girdik. Bizler üç yüzyıl boyunca Selçuklular döneminde bir ve beraber olduk ve değerlerimizi satmadık ve takas etmedik. Altı yüzyıl süren Osmanlı döneminde, kıymetlerimizi kaybetmedik ve hiçbir plan ve açılıma konu ederek heba ve takas etmedik. Cumhuriyet’imizin 2000 yılına kadar olan geçmişinde, Türkiye’nin temel dinamiklerine kast manasına gelebilecek ayrışmış, öteleşmiş, farklılaşmış, bölünmüş ve başkalaşmış fikirlere Anadolu’nun hiç bir köşe ve bölgesinde rastlanmamıştır.
Bize ne oldu da; AB ve ABD’ nin politik dayatmalarıyla yeşeren bölücülük hareketleriyle birlikte; vatanseverliğimiz, milletseverliğimiz, bayrak severliğimiz ve ruhlarımızın derinlerinde muhafaza ettiğimiz müspet değerlerimiz tartışılır hale getirilmiştir. Bize ne oldu da; özgürlük, demokratikleşme ve açılım söylemleriyle maskelenmiş meçhul emeller ile bin yıllık değerlerimiz aynı kefeye konularak, siyasi olarak bir takas tezgâhında sorguya alınmıştır. Söyleyin bize, sizce ne olmuştur? | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Çarş. Ağus. 26, 2009 2:18 am | |
| ÖLÜM UYKUSUNA YATMIŞ MİLLETLERİN TARİHLERİ YOKTUR
Halimiz normal bir uyku hali değildir. Halimiz Ölüm uykusudur. Milli yükseliş ülküleri olmayan topluluklar, ölüm uykusuna yatmış milletlerdir. Cezayirli feylesof Malik Bin Nebi’nin ifadesiyle; Ölüm uykusuna yatmış milletlerin tarihleri yoktur. Olsa olsa efsanevi zorbaların veya mitolojik kahramanların büyüleyici çehrelerinin cirit attığı kâbusları veya rüyaları vardır.
Anadolu insanı bugün talihsiz bir tarihi süreci yaşamaktadır. Yaşayan son Türk devletinin, imanımızın son kalesi Anadolu coğrafyasının ilelebet yerkürede milletimizin secdegahı olarak kalması noktasındaki inanç ve gayretlerimizin bugün; düne göre daha ziyade olma mecburiyeti vardır.
Türkiye´de AB´ye ortaklık hayali uğruna 90’lı yıllarda yapılan taviz ve anlaşmalarla başlayan süreç, gerçekte AB yanlısı bile olmayan takiyye siyasetinin iktidarı döneminde, daha da derin siyasi çıkmazlar ülke gündemine adeta hiç kalkmamak üzere oturmuştur. Bir hayale ulaşmak için, biz ısrar ettikçe dış mahreçli muhataplarımız, yapılamayacak müeyyideleri sıraya koymaktadırlar. Türkiye artık verilecek bir şeyi kalmadığını anlamak ve bu gerçeği kabul etmek zorundadır. Türkiye, AB´ye ortaklık hayalinden vazgeçip milli yükseliş alternatifini kendi ruh ve dirayetinde yaratmadığı takdirde, bin yılda karılmış Anadolu insanının beraberlik sebepleri ve birliktelik harcı, Türkiye teknesinde bir trajediye ve bir acıya dönüşecektir.
20.asrın ilk çeyreğinde tarihin esaret kafeslerinden aydınlığa kanat çırpan bu milletin siyasi iradesi, yükseklere tırmanarak, vatan semalarında yücelmiş ve bir bağımsızlık kartalı olmayı başarabilmiştir. O gün merhamet bulutları, tarihin ateş mazgallarında cendereye sıkıştırılmış fukara bir milletin üzerine sağanak sağanak istiklal direnci yağdırmış ve tüm dünyanın, iflahı mümkün olmayan “Hasta adam” nazarıyla baktığı Osmanlı’nın küllerinden yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin vücuda getirilmesi başarılabilinmiştir.
Bugün aynı düşman, yine Türk milletini tarih sahnesinden silmek için amacından hiçbir sapma göstermeden gayretlerine geçmiş hatalarından da dersler çıkartarak devam etmektedir. Ölüme gidişi diriliş telakki eden bir milleti yok etmenin zorluğunu aldığı derslerle iyi ezber eden emperyalist güçler, Türk milletini yıkmak, bölmek ve parçalamak için yeni sinsi senaryoları harekete geçirmişlerdir. “Onurum ömrümden uzun olsun” diyen bir milletin iktisadiyatı mahvedilmiştir. Devlet ve millet borçlandırılmıştır. Türk milleti fert fert borç batağına itilmiş ve fukaralığa mahkûm edilmiştir. Yoksulluk girdabında çırpınan milyonlarca insanımız, yardım ve iaşe şırıngasıyla, kömür ve paket serumuyla, ölüm uykusunun bir beri merhalesi olan utanç uykusuna daldırılmıştır.
Anadolu insanının kanları ile hudutları çizilen ve tarihin tapu kayıt arşivine bir misak-ı milli manifestosu olarak kaydı düşülen bu şüheda coğrafyası; ebediyete kadar bu necip milletin yurdu olmaya devam etmesi için, basiretle yeniden teyakkuz haline geçmek zorundayız. Ve yeniden yüz yıl öncesinde olduğu gibi, ceset haline benzeyen bu ölüm uykusundan ayılmak ve ayağa kalkmak zorundayız.
Umudun, inancın, özgürlüğün, birliğin, beraberliğin, barışın ve kardeşliğin adresi bu topraklarda, kollektif haldeki bağımsızlık karakterimizden alacağımız güç ile şer ve ihanet odaklarının, arzuladıkları eylem ve şarlatanlıklarını icra etmelerine sonsuza kadar müsaade etmeyeceğiz. Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe memleketimizin, kimliğimizin, düzen ve töremizin ve Türkiye cumhuriyeti’nin üniter yapısının sarsılmasına kıyamete kadar hiçbir şekilde imkân vermeyeceğiz. Bir feylesof ve mefkûre adamının tespit ve söyleminde olduğu gibi, Şer´e lanet edeceğiz. Ancak şer kapıya dayandığında da, şer’e karşı mücadele etmeyen ve elzem olan gayretten dönene de lanet edeceğiz.
Hiç, ama hiçbir zaman unutmamalıyız ki; bizler ellerimizi kardeşlik duygularımızla birleştirmediğimiz ve biri birimize olan güvenimizi bin yıldır olduğu gibi, yine aynı ruh ve inanç havuzunda perçinlemediğimiz takdirde, “Emperyalist güçler” ve “Kan emiciler” pis ellerini bu topraklar üzerinden çekmeyeceklerdir. | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Çarş. Ağus. 26, 2009 2:18 am | |
| NELSON MANDELA İLE GÜNEY AFRİKA HALKI;
ARTIK ÖZGÜR OLMAKTA ÖZGÜRDÜR.
İkinci Dünya savaşı sonrasında özellikle Hollanda ve bir kısım Batı ülkelerinin müstemlekesi durumundaki Güney Afrika’daki olmayan özgürlük, insan hak ve hürriyetleri ile Dünya’nın herhangi bir bölgesindeki zorbalığı ve zulmü aynı ayar bir terazide tartıya koymak; bilimsel olarak, sosyolojik olarak ve tarihsel olarak ve vicdani olarak abesle iştigaldir.
Özellikle 1948 yılındaki zorba ve dayatma yöntemleriyle iktidara gelen bugünün demokrasi sözcülerinin o günlerdeki babaları, Güney Afrika’yı insan haysiyet ve onurunun ölesiye aşağılanmış metotlarıyla gözyaşı ve kan içinde uzun süreler yönetmişlerdir.
Beyaz beylerin “Ulusal Parti”sinin uydurma politikalarıyla ve devletin hak ve eşitliği olmayan zalim yasalarıyla Güney Afrika halkı; İnsan olma şerefinin haricinde bir eşya, bir mal ve bir hayvan değersizliği ile yarım asrı geçen bir müddet ile bugünün demokrasi havarilerinin haysiyetsiz babaları tarafından insafsızca ve gaddarca yönetilmiştir.
Beyaz olmayan insan öbekleri; Devlet ve Rejim tarafından yasal olarak derin çizgilerle ayırıma tabi tutulmuştur. Sözde Anayasa Taslakları ve Demokrasi Platformları; beyazların yüksek mertebede üstünlüklerini kanun hükümleriyle deklare ederken, tüm siyahların ise, sadece hizmetkâr ve kul olmalarını tavsiyeden çok ötede adeta emretmiştir.
Bu derin uçurumlar mesafesindeki ayırım ve beyaz hâkimiyeti üzerine kurgulanmış zulüm seviyesinden çok beter raddedeki ırkçılık hareketleri; insan onur ve fıtratında var olan hürriyet ateşini tutuşturmuştur. Bu ateşin alev çırasını tasvir eden ve mutlak bir demokratik açılımı elzem kılan amir uygulamaların bir kaçını bu satırlarda açıklamakta fayda vardır.
21. asrın hemen hemen başlarına kadar Beyaz Irk; Güney Afrika’da bir beyazın bir siyah ile evlenmesini yasaklamaktaydı, siyahların siyasi hareketlerde kanaat kullanma, seçme, seçilme ve temsil haklarını yasaklamaktaydı. Siyahların temel hak ve özgürlük talepleri, Anayasa ile yasaklanmaktaydı. Beyaz Irk; Siyah Soy ile aynı treni, tramvayı, otobüsü, okulu, restoranı, mahalleyi ve aynı apartmanı paylaşması en azından teamül olarak yanlış ve yakışıksız bulunmaktaydı. Aynı tabaktan yemek ve aynı bardaktan su içmek iğrenç olarak tanımlanmaktaydı. İşte böyle bir sürecin ve değerler tenakuzunun ardından büyük özgürlük ve bağımsızlık ateşinin temsilcisi olan Nelson MANDELA fitili, Güney Afrika’da vicdanlarda tutuşmuştur.
Ayrımcılık; umumi tuvaletlerden demiryolu vagonlarına, yerleşim yerlerinden okullara kadar toplumun yaşama mekânlarının tamamında en etkili şekilde cebri olarak icra edilmekteydi. Milyonlarca siyah; kentlerden yüzlerce kilometre uzaklarda “Yurt “ denilen alanlarda ikamete zorlanmaktaydılar ve elmas ve maden ocaklarında çalışmaya icbar edilmekteydiler. İşte böyle bir ırk ve ayırım taassubunun derin karanlığında hürriyet ateşi alevlenmiştir.
Güney Afrika’da zulüm ve cebir, ayırım ve aşağılanma sıkıştırılmış barut iken, Nelson MANDELA adlı özgürlük ateşinin bomba etkisiyle alev alması şaşılacak bir durum değildir. Aksine; beklenen hürriyet infilakı olmasa idi, taaccübe bile konu edilebilirdi.
Şimdi söyleyin! Türkiye’deki Kürt açılımcıları, demokrasi yorumcuları ve İmralı’dan gelecek açılım müzekkeresini, mürekkebi kurumadan tahvile koymak için konvoy olmuş tavsiye ve tamim bekleyicileri söyleyin! Sizde vicdan var mı? Nelson MANDELA ile Terörist Başı’nı aynı kefeye koyan ayrılıkçı bezirgânlar söyleyin! Sizde izan var mı? | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Çarş. Ağus. 26, 2009 2:19 am | |
| Dünyanın bilinen en eski kıtası Asya’da, cihanın istikametini değiştirecek boyutta insanların artık yetişmeyeceği kanısının tüm Dünyada yaygın olduğu bir dönemde, Anadolu insanını yöneten zümrelerin “Bu millet adam olmaz” düşüncesini dillendirdiği ve istilacı devletlerden medet umulur hale gelindiği 1900’lü yılların ilk çeyreğinde, bir milletin bağrından çıkarak benzer tüm nazariyeleri iflas ettiren bir karizma derinliğinin adıdır ******.
Tarih sahnesinin siyaset ringinde, yıkılma yolundaki bir milletin kaderini etkileyen önemli kıstas; Mustafa Kemal ******’ün karizmatik önderliğidir. Ünlü sosyolog Weber’in deyimi ile karizmatik liderlik; tarihin hakemliğinde ****** ile tarifine dayanak bulmuştur. Karizma; Önder ile taraftarını biri birine yaklaştıran beklentilerin adı ve bağlantı bütünlüğüdür. Yine karizma; tarihin bir millet için önemli sıkıntıları arşivlediği bir zaman aralığında kendini açığa vuran bir buhran önderliğidir. İşte bu bağlamda Weber, farkında olmadan bir kavramı çok büyük bir nüans derinliği ile, ıstırap çeken dünya milletleri adına ****** ismiyle abideleştirmiştir.
Tarihin ateş mazgallarında Türk milletinin sorguya çekildiği, Osmanlının son dönemlerini irdeleyip incelediğimizde; ****** gerçeğini, onun askeri ve siyasi dehasını daha anlamlı yorumlayabileceğimiz kesindir. Düşününüz! Top yekûn olarak bir millet; bitap ve perişan düşmüştür. Mücadeleler argını ve savaşlar yorgunudur. Anadolu insanı fakru zaruret içerisindedir. Artık hangi itilaf gücünün mandasına yakın olunması gerektiğinin sığ ve zulümkar hesapları yapılmaktadır. Yönetici kadrolar; müstevlilerden hangisinin daha merhametli ve daha ehven bir seçim olacağının kararını almaya çalışmaktadırlar. Mazinin inançlı, onurlu ve büyük bir milleti, cihanşümul bir devleti himaye olunmaya muhtaç kalmıştır. Mustafa Kemal ******’ün çaresiz bir millete umut oluşu, işte böyle bir karanlık tarih aralığındadır.
Mazlum tüm dünya milletlerine örnek teşkil edecek muazzam millet eylemi, Mustafa Kemal ****** ile başlamıştır. Bu eylem; Önderi kadar büyük bir milletin, sinesinden bir lideri doğurduğu süreçle beraber başlamıştır. Anadolu halkı; imkânsız görünen bir savunma zaferini, insanlık tarihinin nadir kaydettiği karizmatik liderlerden biri olan ****** ile kazanma safhasına girmiştir artık.
22 Haziran 1919 da deklare edilen ilk genelge ile teslimiyetçi anlayış ret edilmiştir. Milletin kaderine yine milletin kendisi bizzat sahip çıkarak “misakı milli sınırları” içerisindeki bu eşsiz vatan büyük çabalar ve destanlaşan kurtuluş çarpışmalarıyla Mustafa Kemal ******’ün önderliğinde sahiplenilerek gelecek nesillere onurla emanet edilmiştir. Avrupalıların “Türkler cehenneme layıktır” atasözünü “Türkiye Türklerindir”deyimine dönüştüren geçtiğimiz asrın muazzam profilli karizmatik lideri Mustafa Kemal ******, 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyeti ilan ederek dehasını Türk ulusunun Umuda, İnanca ve Özgürlüğe olan nihayetsiz tutkusuyla buluşturmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti; demokrasinin muhteşem onuru ile beraber yerkürede ilelebet payidar kalması için, yine Türk Milleti ve gençliğine emanet edilerek ******’ün ilke ve yaşamsal doktrinleri ile taçlandırılmıştır. Ne mutlu bu emaneti gururla ve onurla muhafaza eden bu millete. Yine ne mutlu, “önce vatan” düsturu ile birlik, beraberlik ve barış aşkıyla Türkiye sevdasının muhabbet korosunda yer bulmuş tüm Anadolu halkına. | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Çarş. Ağus. 26, 2009 2:20 am | |
| MALAZGİRT; KÜLTÜR, ZAFER VE MEDENİYET MEŞALESİNİN YAKILDIĞI MEKÂN
Alparslan’ın 26 Ağustos 1071 Cuma günü yükseltilen bir minberden, "Askerlerim! Yiğitlerim! Bugün burada ne emreden bir sultan, ne de emir alan bir asker vardır. Bugün ben sizlerden biriyim ve sizlerle birlikte savaşacağım” hitabesiyle başlayan ve savaş meydanında ölmeyi, kendisine şeref addeden bir milletin kesin üstünlüğü ile neticelenen Malazgirt zaferinin 938. yıl dönümüne eriştik.
Malazgirt; sadece Türklere Anadolu kapılarının açıldığı bir tarihin dönüm noktası değildir. Aynı zamanda Türk milletinin Dünya coğrafyasında yer edinecek; kültür, zafer ve medeniyet servetinin tohumlarının serpildiği bir beşik ve vücuda gelecek devasa mirasın bir başlama vuruşu ve bir kilometre taşıdır.
Yine Malazgirt; beşeriyetin evrensel manada sahip olması gereken özelliklerine örnek olabilecek adil, medeni ve vakur davranışların yüksek şavkının, insanlık adına müspet bir miras haline geldiği bir kutlu miladın ve bir mekânın da adıdır.
Tarih boyunca kültür, zafer ve medeniyet meyveleriyle beslenen dünyanın en eski uluslarından birisi olan Türk milleti; Türk olmayan tebaaların da kolayca muhabbetini, saygınlığını ve hayranlığını hanesine yazdırabilmiş bir toplumun adıdır. Malazgirt ile kapıları Türk medeniyetine açılmış; Anadolu coğrafyasında, Rumeli topraklarında Balkanlar’da, Kafkaslarda, Ortadoğu’da ve Afrika’nın kuzey şeridindeki tüm yerleşim bölge ve ülkelerinde asırlarca barış ve huzur hüküm sürmüştür.
Bu yüzyılları içerisine alabilen bir görkemli medeniyet ve yaşam geleneği sadece emperyal niyetlerle tekâmülleşecek olsaydı, sürecin hırpalanacağı ve tez elden başarısızlığa uğratılacağı düşünülebilirdi. Ancak; 1071 yılı öncesini de kapsayan bir medeniyet takviminin her evresinde, yüksek İslam ahlakı ve Türk milletinin müspet gelenek ve törelerinin bu büyük yücelişte muazzam katkıları olmuştur.
26 ağustos Cuma günü Alparslan’ın Cuma namazı öncesi minberden yaptığı muhteşem konuşması, savaşı bekleyen askerlerde yüksek bir şevk ve insicam vücuda getirmiştir. Büyük savaş dehası Alparslan’ın “Hilal taktiği” içerisine düşen Bizans ordusu, savaşın ilk saatleriyle beraber büyük bir bozgun yaşamış ve yakın korumalarıyla birlikte mağrur Bizans imparatoru Romen DİYOJEN esir alınmıştır.
Ordusu ile İsfahan’da kışlamayı planlamış İmparator Romen DİYOJEN, 1071 in Ağustos sonunda yaz sıcağı ile birlikte yağız Türk cengâverlerine de çarpılmış ve Bizans için sonun başlangıcı anlamındaki Malazgirt yenilgisinin mağlup tarafı olmuştur.
Büyük Selçuklu hükümdarı Sultan Alparslan ise, asil bir ahlak ve erdem yüceliği göstererek, kendi kibir kuyusunda ölümünü bekleyen Romen DİYOJEN’i şanına yaraşır şekilde affetmiştir. Alparslan, O’nun savaş alanında tekerlekleri kopmuş ve parçalanmış taht arabasını tamir ettirmiştir. Kendi hükümdarlık tahtının hemen yanı başına kurdurduğu tahtına, mağlup İmparator’un itibarlı bir şekilde yerleşmesine imkân tanımıştır. Birkaç gün sonra ise; görevlendirdiği bir muhafız bölüğü ile Bizans’a kadar İmparator Romen DİYOJEN’in yolculuk emniyetini sağlamıştır. Ne var ki yenik İmparator; Sultan Alparslan’ın davranışının aksine, kendi halkı tarafından Bizans zindanlarında çektiği çetin eziyetlerle hayata veda etmiştir. | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Çarş. Ağus. 26, 2009 2:22 am | |
| TÜRKİYE VE TÜRK MİLLETİ İFADELERİNİN AÇILIMI!
Coğrafi olarak Türkiye haritasını paylaşan tüm zümreler, özellikle son yedi yıldan buyana siyasi olarak, sosyal olarak ve iktisadi olarak bir buhran mengenesine yapıştırılmıştır. Böylelikle Türk milleti; Ucu açık bir müzakere kazanında, vicdansızca bir sorgu kuşatması altına alınmıştır. Bu diyarlarda bin yıldan beri barış içerisinde kader birliği ve talih ortaklığı yapan Kürt halkı, Anadolu coğrafyasında Türk milleti ile mecz olmuştur. Bu örnekten yola çıkarak, yine onlarca etnik kökeni farklı halklar; aynı ortak paydanın Türkiye topraklarındaki paha biçilmez zenginlikleri olmuşlardır. Bu onlarca farklı zümrelerden oluşan halklar; Bayrağı bir, Dini bir, Vatanı bir olan ve zengin ortak değer faktöriyelleriyle öz benlik ve kültürlerini mutlak değer addettikten sonra, meşru olan sosyal topluluk bedenlerini “Türk Milleti” adıyla isimlendirmişlerdir. Bu isimlendirme; Dünya coğrafyasında “TÜRKİYE” adıyla çağrılan, bin yıldan beri şehit kanlarıyla sulanan, her etnik kökene tabi halklara vatan olan, Kafkaslardan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan, Anadolu kelimesi göbek adı olan büyük kara parçasında anlam bulmuştur. “Türk Milleti” isimlendirmesi; bu coğrafyada yaşayan tüm halkların; gocunma ve kompleks sebebi saymadan yüzyıllar boyunca kullandıkları bir ortak türev adı olup, hak ve adil bir tekâmülleşme süreci içerisinde tarih tarafından patent altına alınmıştır. Bu gün rahatsızlığını duyduğumuz gündem konusu gelişmeler; ”Tarih tekerrürden ibarettir” söylemini hatırlatmalıdır hepimize. Tarihlerin 20. asrın başlarını işaret ettiği bir zaman aralığında benzer senaryo; bir dayatma kuvvetiyle İstanbul hükümeti üzerinde uygulamaya konulmuştur. İngilizlerle zoraki dirsek temasına girmiş İstanbul hükümeti ve içerideki bazı işbirlikçi güçler, Türk milletinin aleyhinde var gücüyle kullanılmaya çalışılmıştır. Doğuda bazı Kürt kökenli grupların tahrik ve kandırılmaları hesaplanarak, harekete geçmeye başlayan milli direnişin gücü perdelenmeye çalışılmıştır. Ancak Anadolu’nun şehir, kasaba, köy, mezra, ova, dağ ve yamaçlarında filizlenen bağımsızlık alevi, Batı’nın her zaman kaleme aldığı sefil siyasi oyun ve tezgâhlarını boşa çıkartmıştır. İşgalci Batı emperyalizmine karşı, milletin vatanına bağlı, özgürlüğüne tutkun, imanın güneş yüzlü çocukları; topyekûn olarak kader birliği ederek geçtiğimiz yüzyılın ilk çeyreğinde bu son secdegah Anadolu’da Türkiye cumhuriyetini kurmuşlardır. Bu mücadele, bu kurtuluşa giden müdafaa ve taarruz halayının beraberlik yemininde bir etnik uzlaşma olmamıştır. Girilen bu toplu mukaddesat ve vatan savunmasının sonunda bir-iki veya etnik kökenler sayısınca devletler kurma hesapları yapılmamıştır. Milli mücadele; zümrelerin hesaplayarak, tasarlayarak giriştikleri bir istiklal kavgası değildir. Milli mücadele azminin temelinde; işgal ve manda düşüncesine karşı, her ferdin etnik köken ayırt etmeksizin ortaya koyduğu milli direniş harcı ve hareketi vardır. 19.Yüzyılda Osmanlı’ya reform yap, Tanzimat’larla yeni açılımlar yap, seni Avrupalı yapalım diyen emperyalist Batı’nın haçlı ittifakı bugün ise; Türkiye cumhuriyeti’ne karşı aynı taleplerini yineliyorlar. Açılım yap, seni birliğimize alacağız! Açılım yap, seni kültürlü ve çağdaş bir Avrupa Birliği’nin muasır üyesi yapacağız diyen turnusol güçler, aynı kopya eylemleriyle bugün de Türkiye Cumhuriyeti’nin birliğini bozmayı amaçlamaktadırlar. Tanzimat’la başlayarak Osmanlı’yı yıkanlar, Açılım’la başlayarak son yurdumuz Türkiye’yi soldurmasınlar. Dikkatli değil, pür dikkat olalım! Unutmayalım ki; Kültür emperyalizmi, emperyalistlerin kaba kuvvetlerinden daha ötede, vurucu güç olarak yedekte beklettikleri en güçlü silahlarıdır. Bu silahlarının mermileri: kullanılmaya müsait gafiller, kandırılmışlar, hainler, işbirlikçiler ve satın alınabilecek yandaş medyalardır. Evet! Şimdi tam zaman; tüm tehdit ve tehlikelere karşı pür dikkat olma ve öngörünün tam zamanı. Hoşça kalın. | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Salı Eyl. 22, 2009 9:03 pm | |
| HÜKÜMETİN İNCİTEN “AÇILIM” İNADI
Başbakan Sayın R.TAYYİP ERDOĞAN, Suriye Devlet Başkanı Başer ESAD onuruna İstanbul WOW Otel’de bir iftar yemeği vermiştir. Bir yabancı devlet başkanı önünde bir konuşma yapan Başbakan ERDOĞAN, sözü uzun bir evrimleşme süreci geçirdikten sonra şimdilerde “Demokratik Açılım” olarak nazeninleşen(!) son ayların ucu açık müzakere konusuna getirmeyi başarmıştır.
Nereden geldiği, ne için kurgulandığı, nasıl neticeleneceği, hangi ihtiyacımızın cevabı ve hangi derdimizin ilacı olacağı meçhul olan bu “Açılım” illetini ensemize yapıştıran bu iktidarın siyasi iradesi, milletimizi aşağılamaktadır ve derin bir şekilde incitmektedir.
Türkiye gemisi için suhulet suları serap olunca, ufukta deniz bitince, Türkiye gemisi bir alabora halini yaşamaya başlayınca, Kaptan; makine dairesinden içeriye su almakta olan geminin ancak üst katlarındaki mobilyaların temizlik ve tasarımı ile meşgul olup, krizin yüksek ateşi karşısından çaresiz kalınca ve hükümet bir iktisadi türbülans cenderesinde sıkışınca, gündem yok eden bir “Açılım” terminatoru yabancı isteklilerin yerli işbirlikçileri tarafından icat edilmiştir.
Bir nebze matematik hesabı olanlar bilirler ki; Bir ülke, devletiyle, milletiyle, sanayicisi ve müteşebbisi ile 550 milyar dolar büyüklüğündeki bir iç ve dış borcun sert rüzgârında cereyana tutulmuşsa, o ülke sonun başlangıcına pek yakın noktadadır. İşte bu tehlike uçurumuna olan mesafe daralınca hükümet; mezarlıkta hissedilen korkunun dağıtılması için başvurulan bir benzer çareye başvurarak, “Açılım” türküsünü türlü yorumlarla çığırmağa soyunmuştur.
Hesap yapabilen ve iktisat bilimine üç koyunu otlatacak bilgi mesabesinde muttali olanlar yine bilirler ki; harcama hortumu gelir kanallarından geniş olan bir tedarik havuzu, kısa sürede eksi bakiye verir ve acil önlemler alınmaz ise fiziki olarak ta iflas eder.
AKP hükümeti; şimdiye kadar yapamadığı açılımlar nedeniyle bu ülkede tarımı, hayvancılığı ve sanayi üretimini can çekişir hale getirmiştir. AKP hükümeti; yapamadığı ekonomik açılımlar sebebiyle, Anadolu insanını fert fert borç batağına saplamıştır. AKP hükümeti; öngöremediği sosyal açılımsızlıklar neticesinde, insanımızı işsizlik girdabında bir sosyal tehlikenin eşiğine getirmiştir. AKP iktidarı; bir türlü yoluna koyamadığı mali sistem açmazlarıyla, ekonomik krize yenik düşmüştür. Ve böylelikle de, ABD emperyalizminin evrensel raprezenti İMF ve AB ülkelerinin eşiğinde el pençe kapı nöbeti tutmaktadır.
Anadolu insanının daha müreffeh bir yaşam payına sahip olması için hiçbir sosyal ve ekonomik müspet açılımı yapamayan hükümet; siyasi anlam büyüklüğü olan ancak devletimizi küçültücü, milletimizi aşağılayıcı ve incitici birçok açılımdan geri kalmamıştır. Aylar öncesine dönerek hafızalarımızı yenilemek gerekir tam bu safhada. Şöyle ki;
Bilinmeyen bir lobi tarafından “Kürt Realitesi” ifadesi altında sanal bir problem oluşturulmuştur ilk önce. Bu ifade ustalıkla “Türkiye’de Kürt sorunu” başlığına taşınmıştır. Bu amaçlı başlık, bir adım ileride “Kürt Açılımı” şekline dönüştürülmüştür. Neden sonra bugün; bu saklama kılıflar da çaresiz kalınca, bir yeni Paratoner tarif olarak “Demokratik Açılım” Türkiye’nin siyasal gündemine bağdaş kurmuş oturmuştur.
AKP hükümeti ve Sayın Başbakanı R.Tayyip ERDOĞAN, kollarını sıvayarak başladığı Van Akdamar Kilisesi’nin restorasyonundan sonra, beyninde tasarladığı tüm açılımların güzergâhındaki engelleri aşmaya Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu’nu görevden alarak başlamıştır. Sonrasında Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün Erivan açılımına bir futbol müsabakası vesile edilmiştir. Müteakiben Ermenilerden özür dileme kampanyaları başlatılmıştır. Daha sonrasında ise; Ermeni açılımı, Heybeliada Ruhban Okulu Açılımı ve onlarca açılım, milletimizin aşağılanarak incitilmesi önemsenmeyerek ne akla hizmettir bilinmez, tedrici olarak gösterim tarihlerini beklemektedirler. Allah devlet ve milletimizin yardımcısı olsun. Mübarek Ramazan Bayramınız kutlu olsun. Hoşça kalın. | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Paz Ekim 25, 2009 10:15 pm | |
| EMPERYALİST DEMOKRASİ
ABD’nin tasarlayıp ve AB’nin hazırladığı son ilerleme raporu; emperyal tandanslı bir demokrasi anlayışını dayattığı için, siyasal bilânçomuzdan hiçbir zaman feda edemeyeceğimizi düşündüğümüz egemenlik anlayışımızın yok edilmesi ve ulus kimliğimizden uzaklaştırılma sürecimiz başlatılmıştır bugün.
Bu ilerleme raporunda birincil görev olarak, ordunun etkisiz kılınması ziyadesi ile önemsenmiştir. İç Hizmetler Kanunu ve Milli Güvenlik Kanunu’nda ivedi değişiklikler yapılarak ordunun yetkilerinin azaltılması istenilmiştir.
2002 yılından buyana, durmadan yoluna devam eden emperyalist demokrasi şuurunun Türkiye temsilcileri; yeni siyasi çözümleri, bu güne kadar bekletilmiş projeleri ve yapılamayan tüm açılımları, heyecanlı ve tükenmez bir aşkla, yağan yağmurlar altında sırılsıklam hep beraber ıslansalar bile, ısrarla ve sırayla yerine getirmeye koyulmuşlardır bugün.
“Kürt açılımı” ve “Ermeni açılımı” projeleri ile görünen ilk icraatları devreye sokulmuştur ve beklenen netice hemen alınmıştır. Yaklaşık üç aylık bir periyot içerisinde Anadolu insanının siyasal kimyası ters yüz edilmiştir. Milletimizin övünç karinesi olan tüm değer sistemleri çökertilmiştir ve cemiyetin ortak paradigmaları derinden sarsılmıştır. Bilindik yargılar zaafa uğratılmıştır ve toplumumuzun fikri ezberlerinin büyük kısmı bozulmuştur bugün.
Sırasını bekleyen açılımlardan bir tanesi “Kıbrıs açılımı”dır. “Çözümsüzlük çözüm değildir.” mantığı ile çözülmeyi bekleyen Kıbrıs sorunu bu hükümet tarafından mutlaka çözülecektir. Belki tamamen çözülerek çözülecektir ama biliniz ki Kıbrıs sorunu çözülecektir (!)
Yenilgiyi kayıp hanesindeki bir yitiği olarak görmeyen bir yiğit, her sorununu çözmeye muktedirdir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı; “Egemenlik uğruna can verilecek bir Leyla değildir.” demiştir. Böyle bir devlet adamının çözemeyeceği bir meselesi olmayacaktır elbette(!) Ve bu devlet adamı hele bir de, seçildiği günden beri Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından yüksek bir itibarla destekleniyorsa, biliniz ki; bugüne kadar dış siyasetimizdeki yıllanmış tatlı yorgunluğumuz olan Kıbrıs meselemizin bize sadece bir açılımlık külfeti kalmıştır(!)
Sırasını bekleyen diğer açılımlar yığınına gelince, sırasıyla hepsi açılacaktır. Belki Türkiye çözülecektir. Kim bilir belki de bu Vatan bölünecektir. Ancak görünen o dur ki; tüm bu buyruklar silsilesi, açılım kod adıyla Türkiye’de teker teker yerine getirilecektir. (!)
Fener Rum Patrikhanesi ekümenik açılımı, Ruhban okulu açılımı, ******’ü Koruma Kanunu açılımı, İstiklal Marşındaki Türk Milleti ifadesini çağrıştıran kelimelere çeki düzen verme açılımı, okullarda okutulan andımızın kaldırılması veya tashihinin yapılması açılımı ve “Ne Mutlu Türküm Diyene” ifadesinin kaldırılması açılımları sırasını beklemektedirler açılmak için bugün. Buna ilaveten bu satırlarda akıl edip sırasına dizemediğimiz sayısız açılımlar, emperyalist demokrasinin önünde birer engel ise şayet; mutlaka açılıma tabi tutulacaktır.
Zira 1000 yıllık bir hezimetin ve yenilmişliğin yüzyıllar sonra alınacak en önemli rövanşı için haçlı emperyalizmi en uygun zaman konjonktürünü yakalamıştır bugün. Emperyalist haçlı tahakkümü; kurallarını kendi çıkarlarına göre kurguladığı çifte standartlı demokrasi dayatmaları ile Türkiye’nin egemenliğini ve bağımsızlık karakterini dumura uğratabileceği böylesi bir tarihi fırsatı belki de böylesine kolayca ilk kez yakalamıştır bugün.
1071’in Malazgirt hezimetini, 1096’nın haçlı püskürtülüşünü, 1453’ün İstanbul fethini, 1915’in Çanakkale yenilgisini ve İstiklal savaşının hafızalarına kazınan büyük bozgununu yüreklerine kinle yazan Emperyalist Haçlı Güçleri, ilk kez Türk Milleti’nin gardını düşürüp O’nu tutsak etmeye bu kadar yaklaşmıştır bugün..
Şehitler ölmez diye koro tutan bir milletin iman duvarı yıkılmıştır belki de bugün. Çünkü şehitlerimiz; belki de, gerçekten ölmüştür bugün. Vatan Bölünmez diyerek betondan yıkılmaz bentler bildiğimiz misak-ı milli bedenlerimiz yıkılmıştır belki de bugün. Çünkü Vatan; kim bilir belki de, sahiden bölünmüştür bugün. | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Ptsi Ekim 26, 2009 8:22 pm | |
| UĞRUNA HER BEDELİN ÖDENECEĞİ SÖYLENEN AÇILIM:
Çeyrek yüzyıldır vatan topraklarına saldıran, kanlı pusularla kınalı kuzularımızı şehit eden, ülkemizi bölüp parçalamak için elinden gelen her menfur fiili fütursuzca sergileyen ve beşikteki bebekleri bile kalp kapakçığından vuran terör örgütünün tüm hunharlıklarına karşı, bedeli vatan coğrafyası olduğu için, on binlerce insanımız bedenlerini tereddütsüzce feda etmişlerdir. Çünkü insanımız; binlerce yıllık bir tarihi terbiye ve mukaddes geleneklerin uğruna, her bedeli ödemeye ezelden beri hazırlıklı olan bir milletin mirasçılarıdır.
Çok yakın bir geçmişte Sayın Başbakan R.Tayyip ERDOĞAN; “Açılımı mutlaka yapacağız. Her bedeli ödemeye hazırız!” demiştir. Sayın Başbakan Eylül/2009 da, New York'ta Princeton Üniversitesi'nde konuşmuştur. Buradaki konuşmasında, "Demokratik açılımla ilgili sorun alanlarını biliyoruz. Hazmede hazmede, hazmettire hazmettire bu süreci devam ettirmemiz lazımdır" demiştir.
Sayın Başbakan’ın bu fikri mülahazaları, Anadolu insanının zoruna ve gücüne gitmiştir. Bu millet siyasi iradesinin temsil amfisinde O’nu büyük bir teveccüh ile Başbakan tayin etmiştir. Ancak bu millet; Boynunu hoyratça tutturarak, kendi ümüğünü azarlanmayla sıktırarak, ağzını zorla açtırarak, midesinin almayacağı hazımsızlık konusu habis ilaçları yutmak için, hazır kıta karşısında kıyama durmuş aciz ve gafil halk yığınları değildir. Ve yine bu millet; kaderi ılık suda haşlanmayı bekleyen kurbağalar misali akıl özürlü, balık hafızalı ve de ferasetten beri, bir halk yığını ise, asla değildir. Aksine bu millet kendisinin hesap edemediği kadar zekidir.
Evet; eğer mevzuubahis vatan ise, bu millet her bedeli severek ödeyecektir. Ancak muteberliği vatan hükmüne çıkartılan ve uğruna aynı fedakârlıkların göze alınacağı yüksek perdeden ilan edilen, bedeli her ne olursa olsun tereddütsüzce ödeneceğine dair yeminler edilen bu mübarek açılımın anlamını, birisinin beri gelerek, açık ve çok net bir şekilde bu millete anlatması gerekmektedir.
Öyle ya; dünyanın her ülkesinde açılım üzerine söyleşiler ve konferanslar veren Sayın Başbakan, kendi ülkesindeki insanlarımıza bu güne kadar bu mübarek açılımı bir türlü anlatmamıştır. T.B.M Meclisi’nde bir kapalı oturum olması halinde açılımı konuşabileceklerini söylemiştir. Yine, Ana Muhalefet Partisi Lideri ile basına kapalı ve kamerasız bir buluşma olması halinde, görüşme yapabileceğini söylemiştir. Ancak bu güne kadar bu mübarek açılımın tafsilatlarına ilişkin bir açıklama bir türlü yapılmamıştır.
Milletimizden; ne olduğu açıklanmayan bu açılımın arkasında durması ve körü körüne,” bu işte bir hikmet vardır, Sayın Başbakan’ın bir bildiği vardır.” boş vermişliği ile bu hayati meselede hassasiyetsiz olması beklenilmemelidir. Anadolu insanı üç aydan beri bir türlü açılmayan bu kutunun içeriğini bu saatten sonra öğrenmeden bu işin peşini bırakmayacaktır. Ve yine bu milletin mahşeri vicdanı, sözde üniformalarıyla Bölücü Başı’nın barış elçileri olduklarını ve pişman olmadıklarını söyleyenlere kucak açanları, Habur sınır kapısına mobil adliye sarayları inşa ettirenleri, seyyar mahkeme kurarak PKK’lı teröristleri salıverenleri, salıverilme işlemleri gecikmesin diye bu milletin hâkim ve savcılarını teröristlerin ayaklarına gönderenleri hiçbir zaman unutmayacaktır.
Vicdan yaralayan bu gelişmelerden rahatsızlık duyan bu milletin tepkisinin ardından kendisine vazife çıkartan Sayın Başbakan, ''Güven bunalımı doğdu. Avrupa'dan gelecek PKK'lı grubun gelişi ertelenmiştir.” demiştir. Bu ülkeyi yönetenlerin, en az bu ülkenin insanları kadar milli konularda duyarlı olmaları ve milletin müşterek frekanslarının farkında olmaları gerekmektedir. Aksi takdirde millet ile rabıtası olmayan açılımlar, millet tarafından makbul ve mübarek sayılmayacaktır ve yaklaşan seçimlerde bedeli en ağır şekilde ödettirilecektir. | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Çarş. Ekim 28, 2009 11:11 pm | |
| UĞRUNA HER BEDELİN ÖDENECEĞİ SÖYLENEN AÇILIM:
Çeyrek yüzyıldır vatan topraklarına saldıran, kanlı pusularla kınalı kuzularımızı şehit eden, ülkemizi bölüp parçalamak için elinden gelen her menfur fiili fütursuzca sergileyen ve beşikteki bebekleri bile kalp kapakçığından vuran terör örgütünün tüm hunharlıklarına karşı, bedeli vatan coğrafyası olduğu için, on binlerce insanımız bedenlerini tereddütsüzce feda etmişlerdir. Çünkü insanımız; binlerce yıllık bir tarihi terbiye ve mukaddes geleneklerin uğruna, her bedeli ödemeye ezelden beri hazırlıklı olan bir milletin mirasçılarıdır.
Çok yakın bir geçmişte Sayın Başbakan R.Tayyip ERDOĞAN; “Açılımı mutlaka yapacağız. Her bedeli ödemeye hazırız!” demiştir. Sayın Başbakan Eylül/2009 da, New York'ta Princeton Üniversitesi'nde konuşmuştur. Buradaki konuşmasında, "Demokratik açılımla ilgili sorun alanlarını biliyoruz. Hazmede hazmede, hazmettire hazmettire bu süreci devam ettirmemiz lazımdır" demiştir.
Sayın Başbakan"ın bu fikri mülahazaları, Anadolu insanının zoruna ve gücüne gitmiştir. Bu millet siyasi iradesinin temsil amfisinde O"nu büyük bir teveccüh ile Başbakan tayin etmiştir. Ancak bu millet; Boynunu hoyratça tutturarak, kendi ümüğünü azarlanmayla sıktırarak, ağzını zorla açtırarak, midesinin almayacağı hazımsızlık konusu habis ilaçları yutmak için, hazır kıta karşısında kıyama durmuş aciz ve gafil halk yığınları değildir. Ve yine bu millet; kaderi ılık suda haşlanmayı bekleyen kurbağalar misali akıl özürlü, balık hafızalı ve de ferasetten beri, bir halk yığını ise, asla değildir. Aksine bu millet kendisinin hesap edemediği kadar zekidir.
Evet; eğer mevzuubahis vatan ise, bu millet her bedeli severek ödeyecektir. Ancak muteberliği vatan hükmüne çıkartılan ve uğruna aynı fedakârlıkların göze alınacağı yüksek perdeden ilan edilen, bedeli her ne olursa olsun tereddütsüzce ödeneceğine dair yeminler edilen bu mübarek açılımın anlamını, birisinin beri gelerek, açık ve çok net bir şekilde bu millete anlatması gerekmektedir.
Öyle ya; dünyanın her ülkesinde açılım üzerine söyleşiler ve konferanslar veren Sayın Başbakan, kendi ülkesindeki insanlarımıza bu güne kadar bu mübarek açılımı bir türlü anlatmamıştır. T.B.M Meclisi"nde bir kapalı oturum olması halinde açılımı konuşabileceklerini söylemiştir. Yine, Ana Muhalefet Partisi Lideri ile basına kapalı ve kamerasız bir buluşma olması halinde, görüşme yapabileceğini söylemiştir. Ancak bu güne kadar bu mübarek açılımın tafsilatlarına ilişkin bir açıklama bir türlü yapılmamıştır.
Milletimizden; ne olduğu açıklanmayan bu açılımın arkasında durması ve körü körüne,” bu işte bir hikmet vardır, Sayın Başbakan"ın bir bildiği vardır.” boş vermişliği ile bu hayati meselede hassasiyetsiz olması beklenilmemelidir. Anadolu insanı üç aydan beri bir türlü açılmayan bu kutunun içeriğini bu saatten sonra öğrenmeden bu işin peşini bırakmayacaktır. Ve yine bu milletin mahşeri vicdanı, sözde üniformalarıyla Bölücü Başı"nın barış elçileri olduklarını ve pişman olmadıklarını söyleyenlere kucak açanları, Habur sınır kapısına mobil adliye sarayları inşa ettirenleri, seyyar mahkeme kurarak PKK"lı teröristleri salıverenleri, salıverilme işlemleri gecikmesin diye bu milletin hâkim ve savcılarını teröristlerin ayaklarına gönderenleri hiçbir zaman unutmayacaktır.
Vicdan yaralayan bu gelişmelerden rahatsızlık duyan bu milletin tepkisinin ardından kendisine vazife çıkartan Sayın Başbakan, ''Güven bunalımı doğdu. Avrupa'dan gelecek PKK'lı grubun gelişi ertelenmiştir.” demiştir. Bu ülkeyi yönetenlerin, en az bu ülkenin insanları kadar milli konularda duyarlı olmaları ve milletin müşterek frekanslarının farkında olmaları gerekmektedir. Aksi takdirde millet ile rabıtası olmayan açılımlar, millet tarafından makbul ve mübarek sayılmayacaktır ve yaklaşan seçimlerde bedeli en ağır şekilde ödettirilecektir. | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi Perş. Kas. 19, 2009 10:47 pm | |
| ABDULLATİF ŞENER RÜZGÂRI
Kasım ayının 13. günü, günlerden Cuma. Yakıştığı mevsimi kendisine siper ederek bütün şiddetiyle ve yaprak büyüklüğündeki damlalarıyla Pozantı otobanını dövüyor yağmur. Arkadaşım Kozan Türkiye Partisi İlçe Başkanı Ali DEMİR Bey, yağmur sularında yalpalayan aracını kontrolde zorlandığı anlar oluyor ama tedirgin değil. Göz gözü görmeyecek ve belki de araçlardan bile hiç inilemeyecek diye düşünerek Akçatekir tepesine vardığımızda; tepenin öbür yüzü yüzlerimizi, yazdan kalma sıcak meltem rüzgârları ile karşıladı. Hava korktuğumuz gibi soğuk değildi ve üşümedik.
Gözleri çakmak çakmak, sarışın, orta boylu, kendisini sadece halkının arasında güvende hissettiği gözlenilebilen ve bir de kendisine olan derin özgüven görüntüsü ile tam bir halk adamı vizyonundaki Abdullatif ŞENER, Pozantı’ya ve Adana’ya kendi rüzgârını da getirmişe benziyor. Kendisini Pozantı girişinde karşılayan 100 kadar araç ve birkaç katı insan, Pozantı’nın alışıldık rüzgârından değil ama “Milletin Dürüst Vicdanı” olarak karşılanan bu millet adamı Abdullatif ŞENER rüzgârından çok etkilenmiş gözüküyor. Pozantı merkez camisinde kılınan Cuma namazından sonra İlçe çarşısında halkla selamlaşan ve büyük bir alaka ile kaynaşan Abdullatif ŞENER, Türkiye Partisi Pozantı İlçe Başkanlığının kurdelesini kesti. | |
| | | Fahrettin KORKMAZ
Mesaj Sayısı : 44 Rep Gücü : 47 Kayıt tarihi : 26/07/09 Yaş : 61 Nerden : SEYHAN / ADANA
| Konu: Geri: Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi C.tesi Kas. 21, 2009 5:11 pm | |
| Çok Kıymetli Dava arkadaşlarım;
Ülkemizin milli figürlerinin her geçen gün daha da zaafa uğratılmakta olduğu bir dönemde; derinleşen sosyal, siyasal ve ekonomik çıkmazların milletimizin yol güzergâhına karabasanlar gibi çöktüğü bir süreçte, “Türkiye Partisi” insanımızı hayata bağlayan bir umut reçetesi olmuştur.
Bu makûs sürecin doğurduğu halk çaresizliğini sonlandıracak, ülkemizin içerisinde bulunduğu iç ve dış irtibatlı problemlerini çözecek, milletimizin dâhilde ve hariçte yerlere indirilen itibarını layık olduğu çizgiye yeniden yükseltecek, “Anadolu’nun Dürüst Vicdanı” Sayın Abdullatif ŞENER, tüm kaygılarımızın çözüm adresi olmuştur bugün.
Şehit kanlarıyla hamur olmuş bu ülke topraklarının fedakâr, erdemli, merhametli ve sabırlı insanları; kolektif bir ruhla, Türk Milleti’nin son yurdu Türkiye’nin çaresizliğine siyasal iradesi ile neşter vuracaktır.
Milli değerlerimizle didişerek, sonu çözülmeye varacak tehlikelerle dolu bir yolda yürümekte ısrar eden; Anadolu insanının bir kimlik olarak “Türk Milleti” ifadesiyle olan mensubiyet bağlarını baltalamak hedefine matuf karanlık hezeyanları siyasal pelesenkleri haline getiren, milli değerlerimize saldırarak “Ezber bozuyorum” ve “Tabuları yıkıyorum” cakasıyla milli rabıtayı yok etme ucubeliğinde bulunan hassasiyetsizlerin ülke bozumunu, “Milletin Dürüst Vicdanı” ve beklenen halk önderi Sayın Abdullatif ŞENER şüpheniz olmasın ki, engelleyecektir.
Müslüman milletimizin hale hale yoğunlaşan alakası, teveccühü, inançla yeniden kıpırdayan ülküleri, abideleşen bu muhabbet çığlıkları, bu sevgi şelaleleri ve bu sevgi selleri şimdilerde bunu müjdelemektedir.
Bu müjde; üstat Necip Fazıl KISAKÜREK’in hitabı ve tasviri ile yüz üstü çok yatan, çile çeken ve sürünen bu milletin ayağa kalkacağının derin işaretleridir.
Tarihi meçhul, ancak Hz.Allah’ın izin ve inayeti ile neticesi malum olan “Türkiye Partisi” nin, milletimizin ve şahsınızın siyasal zaferlerini şimdiden kutluyor, menfi sebeplerin cümlesinin telef olacağı ve aydınlık günlerin galip geleceği günlerin ümidi ile Kurban bayramınızı en derin sevgi, muhabbet ve tazimlerimle kutluyorum.
Saygılarımla, Fahrettin KORKMAZ Türkiye Partisi Adana Şehit Aileleri Komisyonu Başkanı | |
| | | | Ali Suçin, Türkiye Partisi MKYK üyeliğine seçildi | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|